Mistiklal’den çıkmak

Bir sonlandırma mektubu

Hüseyin Penbeoğlu

--

Blog tutkum zihnimde yer tutan konuları kağıda dökmemin yetersizliğini hissetmemle başlar. O günden sonra gerek şiir yazmak, gerekse de Caz Sakinleri Radyo Programı, Kadın Müzesi gibi projelerimi sunmak ve paylaşmak için sıkça kullandım. Bugün ise kısa süre önce denediğim ve artık sadece düşüncelerimi yazmak için kullanacağım mecra olan Medium’dayım ve size küçülmek, format değiştirmek yolundaki son blog projem Mistiklal’den ve ondan çıkış planlarımdan bahsedeceğim.

Mistiklal, blog kültürünü yaşamak ve bir internet sitesi yaratmak arzularım arasındaki tek ve en önemli çalışmamdır. Çok sayıda insana ulaşmış ve 5 yıl boyunca, belki yavaşta olsa her daim canlı kalmış ve gelişerek varolabilmiştir. Ciddi emek sarfeden güzel insanlarla birlikte çok sayıda mekan ve etkinliği incelemiş, sosyal medyanın her kolunda varolarak bunları yenilik ve kalite arayanlara aktarmış ve olumlu geri dönüşler alarak bugüne gelmiştir.

Bütün kronolojiyi tekrar anlatmak bu yazıda istediğim bir durum değil. Sadece 2009'da başlayan Mistiklal sürecinin ortalarına doğru pek az kişinin bildiği Mimarki denememi ve bugüne etkisini bilmenizi istiyorum. Bir fikri hayata geçirmek ya da geçirememek neyi nasıl yapmak gerektiğini yer yer güneşli yer yer sağanak yağmurlu da olsa öğretiyor. Bazen de istediğin büyümeyi yapamadığın için tam zamanlı vaktini koymak ve o fikirden -zor da olsa- vazgeçmek arasında kalıyorsun. Bir startup olarak Mimarki bu karar vermelerle ilk yüzleşmemdir. Mistiklal’den çıkmak ile bağı da tam burda başlar.

Son şekline “mimarlar ve tasarımcılar için portfolyo ağı” olarak gelen ve ilk eskizinden “lanet olsun ben devam etmiyorum” noktasına kadar yaklaşık iki yılımı ve 5000 lira naktimi tüketen bir çılgın projeydi belki de. Yeterince sorgulanmamış bir fikir, olmayan ekonomik model, kısıtlı finans, sevgiliyle ortaklık, yazılımcıyla kurulamayan ilişki ve yarı zamanlı idare etme çabası derken önünüzde biriken bir dolu hata sizi aslında sonuca götürüyor. Kalan ise o kararı vermek: Tuşa basmak.

Peki kardeşim, madem Mistiklal iyi güzel hoş, o zaman neden çıkıyorsun? N’oldu birden demezler mi adama? Derler, ben de anlatırım; ama önce bu çıkış tam olarak nedir ona değinmem gerek, çünkü bazı dostlar pek şaşıracak biliyorum.

Özetle mistiklal.com adresini eski ve yeni yazılara kapatma arifesindeyim. Sosyal medya hesaplarımızdan mekan ve etkinlik paylaşımı ise devam edecek. Mistiklal için bir nevi küçülme diyebileceğim bu format değişimi projeden ayrılışımın ilk adımı olacak.

Gelelim bu kararın hikayesine. Bunu bir ara verme olarak duyurmayı ve bu sürede başka başlangıçlara “düşünme boşluğu” ayırmayı planlıyorum. Beni bu karara iten ise mevcut şekliyle Mistiklal’i nasıl ilerletebilirim noktasında bir hayli tıkanmışken Mistiklal’in ikinci adamı(kadını) ve son dönemdeki en önemli katılımcısı Sedef’in bireysel çalışmalarına ağırlık vermek için ayrılmak istemesiydi. Beklemediğim bu gelişme ecnebilerin comfort zone dediği gündelik rutin ve alışkanlıkların rahatlığı doğrultusunda yeni streslere girmek istememe halinden çıkarıyor insanı. Bir anda böyle gelmiş, böyle gitmez oluyorsunuz. Galiba Mistiklal’den çıkmak benim için çok katmanlı bir “çıkmak” olmak üzere.

Tahmin edebileceğiniz gibi henüz soru işaretleri mevcut… Ama zamanla onlar da başka noktalı işaretlere dönüşecektir: Nokta.

--

--